Article
Makale
Ses-İmajın Deneysel Formu: ‘Sonsuzluk Üzerine’ Filmi
The Experimental Form of Sound-Image: ‘About Endlessness’ Film
Aysu UĞUR BALCI
Year 8, Issue 16, Pages:268-283
Experimental narrative, unlike mainstream cinematic storytelling, encompasses all kinds of innovation, experimentation, and originality, aligning closely with modern cinema. It is a technical narrative form that highlights the director’s creative identity. About Endlessness by Roy Andersson is a modern-experimental film composed of short stories on death, life, love, loneliness, and faith. This study aims to explore the role of sound-image within experimental narrative and to identify how alternative narrative structures emerge through such use. Specifically, the study seeks to reveal how sound-image departs from classical narration and functions as an independent generator of meaning. Adopting a qualitative research approach, the study applies cinematographic and narrative analysis methods within the scope of film criticism. The film is analyzed through cinematic elements such as framing, plan-sequence, color, soundscape, diegetic and non-diegetic sound. The narrative structure is examined in comparison to classical cinematic codes. Through this method, the function of sound-image within experimental narrative is evaluated from both technical and aesthetic perspectives. The significance of this study lies in its demonstration that sound in cinema can serve not merely as a supporting element but as an autonomous narrative device. This analysis contributes a unique perspective to both film criticism and sound aesthetics by prompting a reconsideration of sound-image relations in experimental cinema. In the film, while the visuals resemble static tableaux, sound-images evoke motion and dynamism. Non-diegetic sound elements such as music, an omniscient narrator, and asynchronous soundscapes are prominent. Unlike classical narrative conventions, sound-images here create meaning independently and foster haptic sensoriality. The analysis concludes that the use of sound-image in About Endlessness diverges from classical narrative structures, offering a unique sensory and aesthetic experience, and establishing sound as an autonomous narrative element.
Deneysel anlatı, ana akım sinema anlatısından farklı olarak sinemada yapılan her türlü yeniliği, denemeyi ve özgünlüğü kapsayarak modern sinemaya yaklaşmaktadır. Deneysel anlatı, yönetmenin yaratıcı kimliğinin ön planda olduğu teknik bir anlatıdır. Roy Andersson’un Sonsuzluk Üzerine adlı filmi ölüm, yaşam, sevgi, yalnızlık, inanç üzerine kısa hikâyeleri konu edinen ve anlatısını modern-deneysel olarak kuran bir filmdir. Çalışmanın amacı ses-imajın deneysel anlatıdaki yerini ele alarak alternatif anlatıların neler olduğunu tespit etmektir. Böylelikle ses-imajın klasik anlatıdan ayrışarak bağımsız bir anlam üretici olarak nasıl işlev gördüğünü ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu araştırma, nitel bir yaklaşımla yürütülmüş olup film eleştirisi kapsamında sinematografik analiz ve anlatı analizi yöntemlerini temel almaktadır. Film, kadraj, plan-sekans, renk, ses kuşağı, diegetik ve diegetik olmayan sesler gibi sinemasal unsurlar üzerinden incelenmiş; anlatı yapısı ise klasik sinema kodlarıyla karşılaştırmalı olarak çözümlenmiştir. Bu yöntemle ses-imajın deneysel anlatıdaki işlevi teknik ve estetik açılardan değerlendirilmiştir. Bu çalışma, sinema sanatında sesin sadece tamamlayıcı bir unsur değil, bağımsız bir anlatı aracı olarak nasıl kullanılabileceğini göstermesi açısından önem taşımaktadır. Özellikle deneysel sinema alanında ses-imaj ilişkisinin yeniden düşünülmesini sağlayan bu analiz hem film çözümlemeleri hem de ses estetiği çalışmaları için özgün bir bakış sunmaktadır. Filmde görüntü sabit bir resim tablosunu andırırken ses imajlar hareketi hissettirmektedir. Filmde diegetik olmayan ses olarak müzik, her şeyi bilen anlatıcı dış ses ve asenkron ses kuşağı görülmektedir. Ses-imaj, klasik film anlatı kodundan farklı olarak kendi başına bir anlam üretmekte ve haptik duyusallığı sağlamaktadır. Analiz sonucunda Sonsuzluk Üzerine filminde ses-imaj kullanımının, klasik anlatı yapısından ayrılarak duyusal ve estetik düzeyde özgün bir deneyim sunduğu ve sesin görsel anlatıyı tamamlamaktan öte bağımsız bir anlatı öğesi haline geldiği görülmüştür.

