Article
Makale
Risk Toplumu Söylemlerinin Televizyon Reality Programlarında Temsili
The Representation of Risk Society Discourses in Reality TV Programs
Cem TUTAR
Year 2, Issue 4, Pages:88-115
The modernization theory, which takes its foundations from the Thought of Enlightenment, is producing uncertainties and risks while planning the social sphere under the guidance of mind and science in a way to exclude the metaphysical knowledge. Referring to the application of modernism on itself, the idea of reflexivity calls this new social order as the risk society and the risk has started to join the life episodes of ordinary human being as part of daily living practices of modern societies. With an increasing influence, the risk discourse is mediating in daily lives of modern societies by means of the media. The scientific and technical know-how that the risk society discourse incorporates takes form inside the symbolic universes created by the media and creates the repertoires of meanings in the lives of individuals. As a result, traditional values and standards that the societies bring in from the past are transforming in this era and being updated within the frame of the requirements of neo-liberal marketeconomy. The reality programs that are based on factual contents as a medium where the risks originating from the functioning of system in this social transformation which simultaneously affects the Western and non-Western societies with the process of globalization are presented to the society, play an active role in the production and reproduction process of the system with their different sub-genres. In this sense, these programs are ideological mediums beyond being a type of TV program. The risk information that the reality programs incorporate is sometimes presented to the individuals in the form of practices to avoid possible risks they may encounter in urban life, while functioning as a guide for the risks that may be taken within the frame of requirements of neo-liberal market economy.
In this study, a sample is created for the purpose of study by considering the sub-genres of reality programs in national TV channels and the relationship of such identified reality programs
with the risk perception and uncertainties which come along with the modern culture is examined based on a theoretical paradigm of the literature.
Temellerini Aydınlanma Düşüncesinden alan modernleşme teorisi toplumsal alanı akıl ve bilimin öncülüğünde metafizik bilgi dışarıda kalacak şekilde planlarken belirsizlikler ve riskler üretir hale gelmiştir. Modernliğin kendi üzerine uygulanması anlamına gelen düşünümsellik fikri oluşan bu yeni toplumsal düzeni risk toplumu olarak adlandırırken; risk, modern toplumların gündelik yaşam pratiklerinin bir parçası olarak sıradan insanın hayat epizotlarına eklemlenmeye başlamıştır. Giderek daha fazla etkisi hissedilen risk söylemi medya aracılığı ile modern toplumların gündelik yaşamında dolayımlanmaktadır. Risk toplumu söyleminin içerdiği bilimsel ve teknik uzman bilgileri medyanın oluşturduğu sembolik evrenler içerisinde şekil alırken bireylerin yaşamlarında anlam repertuarları oluşturmaktadır. Böylece toplumların geçmişten getirdikleri geleneksel değer ve normlar bu dönemde dönüşerek neo-liberal pazar ekonomisinin gereklilikleri çerçevesinde güncellenmektedir. Küreselleşme süreciyle Batı ve Batı dışı toplumları eşzamanlı olarak etkileyen bu toplumsal dönüşüm içinde sistemin işleyişinden kaynaklanan risklerin topluma sunulduğu bir mecra olarak olgusal içerikleri temel alan reality programlar farklı alt türleriyle sistemin üretim ve yeniden üretim sürecinde etkin rol oynamaktadır. Bu anlamda söz konusu programlar bir televizyon program türü olmasının ötesinde ideolojik bir araçtır. Reality programların içerdiği risk bilgisi kimi zaman bireylere kentsel yaşamda olası karşılaşacakları risklerden kaçınma pratikleri olarak sunulurken, aynı zamanda neo-liberal pazar ekonomisinin gereklilikleri çerçevesinde alınacak riskler konusunda rehber olma işlevine haizdir.
Bu çalışmada ulusal televizyon kanalları içerisinde reality programların alt türleri dikkate alınarak amaca yönelik bir örneklem oluşturulmakta ve bu yolla tespit edilen programların modern kültürün getirisi olan risk duyumu ve belirsizliklerle ilişkisi, alana ait kuramsal bir paradigma üzerinden irdelenmektedir.