Article
Makale
Derviş Zaim’in ‘Rüya’ Filminden Geleneksel Mimariye Bakış
A Look at Traditional Architecture through Derviş Zaim’s ‘Dream’
Fatih YAĞLICA,Mustafa BEYAZIT
Year 5, Issue 10, Pages:52-69
Being one of the important representatives of the new Turkish cinema, Derviş Zaim examines the art of architecture in his film, Dream (2016), within the context of the relation between cinema and architecture. From this point of view, it is clear that Zaim, who aims to connect traditional arts with the modern art, cinema, also conveys the examination upon traditional and modern architecture professionally in Dream. Zaim produced Dream inspired by the cave-like looking Sancaklar Mosque, located in İstanbul Büyükçekmece designed by architect Emre Arolat. This source of inspiration has created positive effects on transferring the past to future generations. Zaim blended the story of the film with the legend of “Seven Sleepers” since the mosque has a cave-like structure and he formed the components of Dream with the inspiration he took from Mimar Sinan’s work and the era he lived in. Constructing the narrative structure of the film on the idea of ‘continuing by changing’, he also questions whether the tradition will change in the film or not. In this study, the comparison of traditional and extraordinary approaches within the art of architecture will be examined based on Dream. This way of how architecture is dealt with, constitutes a particular example within interdisciplinary relations between cinema and art history. With this approach taking place through the film, it is aimed to emphasize the relationship of Turkish cinema with traditional arts.
Yeni Türk sinemasının önemli temsilcilerinden biri olan Derviş Zaim, Rüya (2016) filminde mimarlık sanatını, sinema ve mimarlık ilişkisi kapsamında incelemektedir. Bu noktadan hareketle, geleneksel sanatları modern bir sanat olan sinemayla buluşturmayı hedefleyen Derviş Zaim’in Rüya filminde geleneksel ve modern mimari sorgulamasını sinemaya ustaca aktardığı görülmektedir. Zaim, Rüya filmini Mimar Emre Arolat’ın tasarladığı, İstanbul Büyükçekmece’de yer alan mağara görünümlü Sancaklar Camii’nden esinlenerek oluşturmuştur. Söz konusu ilham kaynağı, geçmişin gelecek nesillere aktarılmasında olumlu etkiler yaratmıştır. Caminin mağara görünümünden yola çıkarak filmin hikâyesini “Yedi Uyuyanlar” menkıbesiyle harmanlayan Derviş Zaim, Mimar Sinan’ın döneminden ve eserlerinden etkilenerek Rüya filminin bileşenlerini oluşturmuştur. Filmin anlatı yapısını ‘değişerek devam etmek’ düşüncesi üzerine kurgulayan yönetmen, filmde geleneğin değişip değişmeyeceği sorgulamasını da yapmaktadır. Bu çalışmada Rüya filminden yola çıkarak mimarlıkta geleneksel yaklaşım ve sıra dışı yaklaşımların karşılaştırılması irdelenecektir. Mimarlık sanatının bu şekilde ele alınışı sinemanın ve sanat tarihinin disiplinlerarası ilişkisinde farklı bir örnek teşkil etmektedir. Film üzerinden gerçekleşen bu yaklaşımla, Türk sinemasının geleneksel sanatlarla olan ilişkisine vurgu yapmak amaçlanmaktadır.